İMPERİUM •AKILÇELEN• 2
READING AGE 18+
"Bugün ölmem değil mi?" diye sorduğumda Sky ellerini omuzlarıma koydu. Masaj yapar gibi sıkıp sıkıp bırakıyordu.
"Rahatla." dedi. "Onlarda ataları gibi. Tehdit olduğuna emin olup da tehdit olduğunu düşündükleri kişiyi yok edene kadar durmazlar. Sonuna kadar ilerler. Bunun uğruna savaş bile çıkartır kan dökerler."
"Sağol ya." Sky olacakları söylüyordu sanki. “Cümlenin hangi kısımda rahatlamalıydım?"
Sky başını eğerek ciddiliğini korudu. Asıl beni korkutan şeyde ciddi olmasıydı. "Yakıldım, yerin metrelerce altındaki zindanlarda yüz yıllar boyunca kapatıldım, işkenceler gördüm. Görmek istemeyeceğin yerlere esaret hayatı yaşadım. Hepsini onların ataları yaptı. Aileler, kurtlar yada wampirlerin ataları fark etmez hepsinin ortak bir noktaları vardı. Korkuları. Benden korkuyorlardı. Korktukları için esirdim, korktukları için yok edilmek istendim. Yaptıkları korktukları içindi."
Huzursuzca silkelendim. "Sky içimi rahatlatmak mı istiyorsun yada beni olacak olanlara mı hazırlıyorsun?"
"Korku." dediğinde gözlerinde şeytani bir kıvılcım görmüştüm. "Savaşlar biter aileler gibi, barışlar bozulur dostluklar gibi, ateşkesler kısa sürer, müttefiklikler gibi. Tüm o bağlar tek tek kopar, güven sonlanır, mutluluklar hüzün gibi kısa bir an içindir. Tüm bunlar geçer gider ama korku kalır."
"Korkmalı mıyım?" diye sordum sakince. Aslında iliklerime kadar korkuyordum. Onların bana ne yapacağını tahmin edemiyordum. Belki wampirler ellerimden kurtlar ayaklarımdan tutar ve halat yarışı yaparlardı. Dikkatinizi çekerim orada ki halat ben oluyordum.
"Sen değil onlar korkmalılar." dedi Sky yanaklarımı hafifçe tokatlarken. "Korkuyorlar da."
Kendimi küçümsemezdim ama cidden benden mi korkacaklardı? Yüzüm buruştu. Parmağımla kendimi gösterdim. "Cidden benden mi korkacaklar? Benimle kafa bulma nefil."
"Ciddiyim." dediğinde gözlerimin içine bakıyordu. Önümde çömeldiğinde dizlerimi karnıma çekerek berjerde kıvrılıp küçüldüm. Sky yüzüme kötü kötü baktı. "Neden ölmeni istediklerini sanıyorsun ki? Keyiflerinden değil her halde."
"Tehdit olacak neyim var ki benim?" diye sordum. Nefil sessizliğini koruyarak göz devirdi. "Ben lise son sınıfa giden bir iş adamının kızıydım. Gerçi babamı bile tanımıyormuşum ama istisnalar kaideyi bozmaz. Sadece iki hafta bile olmamışken çok şey yaşadım."
"Sadece sen mi?" diye sordu. "Çok şey yaşadık." Duraksadım. Başımı dizlerime koyup kaşlarımı çattım. "Siz bana yaşattınız..." Sky bir şey demedi. Ne diyebilirdi ki? "Beni taşa mühürleyen sendin..."
Parmağımı gözüne sokar gibi gösterdim. "Beni ısırmıştın hatırlatırım. Kanımı taşa damlatmıştın."
Beyaz dişlerinin her birini görebileceğim kadar ağzını büyükçe açıp sırıttı. "Sende beni ısırmıştın." Elini gösterdi. Diş izlerim bile kaybolmuştu ve benim haklı sebeplerim vardı. Elimi bıraksın diye ısırmıştım. Temas bağımlılığı vardı sanırım. Sokak Köpekleri ile karşılaştıktan sonra sürekli elimi tutup durmuştu. Sky başını eğip gülümsedi. "Ödeştik say. Oldu mu?"
İç çekip, "Öyle oldu diyelim bakalım." dedim. "Şimdilik ama. Daha büyük dertlerden kurtulduktan sonra ödeşiriz."
Gözleri şeytani bir kıvılcımla parladı. "Nerede, ne zaman ödeşmek istersen."
Unfold
VERONİCA RULİNG
100. GÜN
1 Ocak 1750, Londra. Yolculuğuma çıktığım tarih itibariyle ile tam tamına yüz gün geçmişti. Sabaha karşı altıya geliyor olmalıydı. Gün yağmur ormanlarında aydınlanırken, bulunduğum kadim toprakların eski sakinlerinin varlığını hissediyordum. Yalnızdım a……
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Waiting for the first comment……