Vazgeçilmiş
" Bana bak nar danesi. Hala senin tribinin azabını çekiyorum farkında mısın? Ne zaman bu alınganlıktan vaz geçeceksin? "
" Bilmiyorum. Bu öyle kolayca vaz geçebileceğim bir durum değil."
" Neden geçemiyormuşsun? Sırlarımızı açık etmişim gibi davranma bana."
" Ama öyle yaptın, utandırdın beni. "
" Utanman hoşuma gidiyordur belki. Canım elma şekerlerini görmek istiyordur. "
" Ama onların yanında yapmamalıydın. "
" Ah nar danesi, sen yanımda olduktan sonra ben nerede olduğumu unutuyorum ki. Barışmayacak mısın benimle?"
" Bilmem, elma şekerimi verirsen belki düşünebilirim."
" Ha bir de o mesele var. O güzel dudaklarını bir daha dışarıda yalamayacaksın. Ne kadar güzel göründüğünün farkında mısın? Zaten o dakikadan sonra sana bu şekeri dışarıda asla yediremezdim. O yüzden seni buraya getirdim. Sadece benim karşımda mest olabilirsin anlaştık mı al yanak? "
" Ben bilerek yapmadım ki. Sadece o an dükkanın vitrini çok lezzetli göründü gözüme. Farkında olmadan yaptığım bir şeydi, inan bana. "
" Biliyorum güzelim, farkındayım. Sana kızmıyorum ama bazı hallerinin sadece bana özel olmasını isteyecek kadar kıskancım. "
" Hıhımm. "
" Ne hıhım? "
Konuşurken ne ara bu kadar yakınıma geldi fark etmemiştim. Kelimelerim tükenince anlamsız sesler çıkarmaya başlamam onun hoşuna gitmişe benziyordu. Yine duvarla arasında sıkışacağımı fark ettiğimde bir şekilde dikkatini dağıtıp yanından sıyrıldım. Uzaklaşırken de çekmeceli dolabın üzerine koyduğu şeker dolu poşeti almayı ihmal etmemiştim. Kendimi salondaki koltuklardan birine atıp şekeri açmamam rağmen hala peşimden gelmemişti. Sanırım yaşadığı hezimeti sindirmeye çalışıyordu. Merakla şekerden bir ısırık aldığımda; duyumsadığım tatla gözlerimi kapatıp tadın zevkine varmaya çalıştım. Cam gibi kaplamasının yoğun şeker ve tarçın tadını dengeleyen hafif ekşi elma ile muazzam bir lezzet oluşturulmuştu. Çocukluğumda tatma fırsatım olsaydı eminim en vaz geçemediğim lezzetlerin başında gelirdi. Gözlerimi açtığımda onun karşımda beni izlediğini gördüm. Dudağımın kenarında hissettiğim ufacık şeker kırıntısını dilimle süpürmeye çalıştığımda, bakışları koyulaştı ve odağını dudaklarım aldı. Dün gece yaşadıklarımız aklıma gelince derince yutkunmuş ve elimi ayağımı nereye koyacağımı bilememiştim. Yaslandığı duvardan bedenini ayırdı ve aheste adımlarla yanımdaki ufacık boşluğa kuruldu. Bedenimizin büyük bir bölümü birbirine temas ediyordu.
" şşşşh" dedi. "O yaramaz diline hakim ol bakalım. Ben şimdi senin sıkıntını gidereceğim. "
Ne olduğunu anlamadan elini sırtıma atıp bizi burun buruna getirdi ve ıslattığı dudaklarını şekerin yapıştığı yere hizalayarak usulca yaklaştı. Nefes dahi alamıyordum. Yavaşlığı beni tüketiyordu. Nihayet hedefine ulaştığında önce ıslak dilinin ucuyla süpürdü, sonra da dudaklarımı kendininkilere hapsederek çekiştirdi. "Ben nasıl baş edeceğim seninle?" diye söylendi. Bu soruyu bana değil, kendisine soruyor gibiydi. Zaten bende de sorularına akıllıca cevaplar verecek irade kalmamıştı....
Unfold
" Şimdi parabolun tepe noktasını kullanarak bir denklem oluşturmanızı istiyorum. Verileri dikkatli okumayı unutmayın çocuklar. "
" Hocam ilerde belki havuzlu bir villam olur da işime yarar diye havuz problemlerine göz yumuyorum ama bu parabol denklemlerini nerede kullanacağız Allah aşkına?"
" Çocuklar sizi……
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Waiting for the first comment……