İMPERİUM •GÜÇ• 1
READING AGE 18+
"Evet. Ne yapacaksın? Beni cehenneme mi götüreceksin? Yada iblislere yem edeceksin? Belki de beni sadistçe işkence ederek öldürmeyi tercih edersin?"
İşaret parmağını şakağıma bastırdı. "O beyninde neler dönüyor? Benim hakkımda neler düşünüyorsun? Kafanda hep böyle fanteziler mi kuruyorsun? Seni cehennem ile cezalandırmak yada sana işkence etmek mi? Bu kadar basit mi yani?"
"İblislere yem etmeyi unuttun." dedim. Onu yumruklamak istiyordum. "Ve bence sen o işkenceyi seçerdin."
"Senin gözünde canavarım değil mi?"
"Seni ilk gördüğümde de bana bunu sormuştun. Ama ben seni o işey yaramaz kanatlarla gördüğümde bile düşüncelerim de sana canavar diye hitap etmemiştim." Derin bir nefes aldım. "Tabii hançeri bana fırlattıktan sonra bir şeyler değişmiş olabilir."
"Seni sınıyordum ani tehlike altında ne yapacağını görmek istemiştim." Güldü. "Sende üstesinden geldin."
"Sınama beni!" diye bağırdım. O kadar öfkeliydim ki sinirden gözlerim dolu dolu olmuştu.
"Ama ben senin dövüş eğitmeninim değil mi?" Uzun siyah kirpiklerinin gölgelediği gök mavisi gözlerini kırpıştırdı. "Bir nevi öğretmenim ve seni sınav etmek elbette hakkım."
"Yanlış. Senin benim üzerinde hiç bir hakkın yok." Başımı şiddetle iki yana salladım. "Hiçbir konuda! Hiçbir anlamda! Hiçbir zamanda!"
Çenemin altından tutup kaldırırken başımı iyice yükseltti. "İşte bu yüzden." dedi ve dudaklarını ıslattı. "Kötü olan taraf hep ben oldum. Her zaman her anlamda her ama her konuda. Hakkım olmayana göz diktim. İlk kez kötü olmaktan şikayetçi değilim."
Dudaklarıma dokunduğunda başımı geriye attım. Bu onun üzerime biraz daha eğilmesine sebep oldu. Ani bir şok dalgası tüylerimi diken diken edip her hücreme işledi. Heyecandan ilk tepki verememişken uzanıp ona karşılık verdim. Bunu yapmak isteyip istemediğimi bile bilmiyordum. Ona güvenmiyordum. Onca şeyden korkarken ondan korkmuyordum. Beni her seferinde dehşete düşürse de ondan korkamıyordum.
Elini belime koyup destek verdi. Başını yana yatırdığında an derinleşti. Aklım başımdan açtığı kanatlarını çırpıp uçarak gitti. Sadece Sky'ın öpüşü zihnimdeki her düşüncenin yerini aldı. Kolumu bırakıp kalçamı kavradı. Bedenim yükselirken beni duvar ile bedeni arasına sıkıştırdı. Göğsüm Sky kendini bana tüm gücü ile bastırırken nefes aldığım anda yukarı aşağı inip çıkmakta zorluk çekiyordu.
Sky'ı öptüğüme inanamıyordum. Hırıldadığında kollarının arasında sıçradım. Dudaklarımız birbirinden koptu iki eliyle yüzümü kavradığında ne yapacağımı bilemez halde gözlerim bir kaçış yolu aradı.
"Mia, gözün." dedi.
Neyi kastettiğini aklım başımda olmadığı için anlayamadım. Yeniden dudaklarıma kapandığında ona kıyasla benim gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bedeninin baskısı beni havada tutmaya yetmedi aşağı kayarken bacaklarımı beline sardım. Boştaki elim gür saçına dolandı. Saç tellerini derisinden koparma uğruna olsa da parmaklarıma dolayıp çekiştirmekten kendimi alıkoyamadım. İkinci öpüşünün ikinci yarısında dahada güç uygulamaya başlamıştı. Nefessiz kalırken dudaklarım hitap düşen bedenimle birlikte artık Sky'a karşılık veremiyordu. Bacaklarım gevşemiş beline tutunamazken saçlarına doladığım parmaklarım artık onun canını yakma uğruna olsa bile saç tellerini çekiştirmiyordu. Bitmiştim. Elleri yüzümden çekilip belimi kavradı. Ayaklarım yere bastığında kuru bir dal parçası gibi kırılarak dizlerimin üzerine düşmeme neden oldu.
Sky artık geriye çekilmeyi akıl edecek kadar kendini topladığında benim gibi kendini yere atmıştı. Maalesef yüzünü görememiştim. Ki yüzüne bakmaya hazır olduğumdan bile emin değildim. Saçımı sol omzumda topladığında başını omzum ve boynum arası girintiye sakladı. Kolları belime dolanırken bana sarıldığını yeni yeni farkına varıyordum.
Sıcak nefesini boynuma verdi. Avuç içim ile ağzımı örtüp ses çıkarmamak için kendimi tutmuştum. Başımı duvara yaslayıp gözyaşları ile dolan gözlerimde ki yaşların geçmesini bekledim. Yaşlar kendiliğinden geriye çekildiler. Saçını okşadığımdan haberim bile yoktu.
Bana biraz daha sokulurken üç adımı da sakin melodik bir sesle fısıltıya döktü; "Anna Maria Mia."
Bu üç isim ilk kez kulağıma bu kadar hoş ve canlı gelmişti. İlk olmasa da insan olmayan başka bir varlık tarafından öpüşme deneyimimi yaşandığıma şaşırmış mıydım? Hayır, pek değil. Aslında bir insan ile öpüşseydim asıl o zaman şaşırırdım.
"İsimlerin." diye mırıldanarak devam etti. Güldüğünü dudaklarının boynumda yayılışını hissettiğimde anlamıştım. Bedeni titriyordu. Elleri kollarımı kavradı. Başını tünediği girintimden çıkarırken kahkaha atmamak için verdiği çabayı gözüme soka soka bana gösterdi. "Sence de boyuna göre sana oldukça uzun isimler vermemişler mi?"
Unfold
On iki koca dilimin bir destesinin ilk dokuzu midemde yerini bulmuştu. Melez Sky ağzına tıkıştırmasına rağmen yemeyi reddetmişti. Son bir dilimi de üç büyük ısırıkla mideme yollamıştım. Dimitry adlı wampir beni dehşetle izledi. Sky bu oburluğuma alışkınmış gibi bir dilim pizza yiyerek kenara çekilmişti. Josephin koltukta oturuyordu. Ben pizzaya ……
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Waiting for the first comment……