BUZDAN KALPLER +18
Share:

BUZDAN KALPLER +18

READING AGE 18+

Lal Asrın Romance

0 read

‼️POLİGAMİ VE CİNSELLİK İÇERİR ‼️
Riley başını bana çevirdi; gözlerinde beliren sert kıpırtı, kalbimde kıvılcımlar çaktırdı. O bakış, hem öfke hem de istemsiz bir çekim yaratıyordu. Kanına karşın... Dedektifin boynuna sarıldığımda, teni sıcak ve gergindi; yatağa itip üzerine çıktığımda, ikimiz de birbirimizin nefesini hissediyorduk. Kaslarımdaki gerilim, onu kontrol ederken içimdeki öfke ile karışıyordu. Riley Sinclair irice açılmış gözlerle bana bakıyordu; dudakları hafifçe aralıktı, nefesi kesik kesikti. Elim boynuna sarılıydı, parmak uçlarım teninin altındaki damarların ritmini hissediyor, her nefes alışında bedenimiz arasındaki elektrik gerilimi artıyordu. Kan, damarlarının altında sessizce akarken, varlığım onu hem tehdit ediyor hem de istemsiz bir şekilde çekiyordu.
Karnının biraz aşağısında, kasıklarına yakın bir noktada oturuyor, ağırlığım ve yakınlığımın verdiği gerginliği artırıyordum. Alnı hafifçe kırışmış, dudaklarını birbirine bastırmıştı; ben de başını biraz daha yatağa bastırarak gücümü dengeliyordum. Ancak ellerimin ve bedenimin verdiği yakınlık, bilinçsiz bir şekilde aramızdaki çekimi yoğunlaştırıyordu. Başımı yana eğip dedektife yukarıdan baktığımda, wampir dişlerimi gösterecek kadar sırıtıyordum; bu sırıtış hem tehditkar hem de davetkar bir çağrıydı. Gözlerimiz birbiriyle kilitlenmiş, nefeslerimiz birbirine karışıyor, odadaki gölgeler ve gök gürültüsü bu anın karanlığını daha da derinleştiriyordu. Dedektifin düşüncelerini okuyamasam bile onu öldürüp, öldürmeyeceğimi düşündüğüne emindim. Onu öldürmeyecektim. Avcılar hamamböcekleri gibi ürerdi. Biri ölürse peşi sıra diğerleri de gelirdi. Biri yetiyorken, diğerleri ile uğraşamazdım.
Dışarıda gök bir kez daha gürledi; odanın camları titredi, perdeler rüzgârla savrulurken gölgeler duvarlarda oynuyordu. Elektrikli bir sessizlik vardı; sanki hava bile nefesimizi tutmuştu. Ters haç bir çivinin ucunda asılıydı. Yatağın üzerinde sessiz bir uyarı gibi asılı duruyor, odadaki karanlıkla birleşerek tüm mekânı gergin bir enerjiyle dolduruyordu. Riley başını bana çevirdi; gözlerindeki kıpırtı ilk anda bir meydan okuma gibiydi. Ama derinlerde, göz kırpmadan gizlediği bir kaygı, nefesinin hızlanması ve kaslarının istemsiz kasılmasıyla ortaya çıkıyordu.
Dedektifin boynuna sarıldığımda, yakınlığımız bir anda tehditkar hal aldı. Yatağa itip üzerine çıktığımda, tenimiz birbirine değiyordu. Riley’nin nefesi kesik kesikti; her nefes alışında gözleri kaçamak ama derin bir merakla bana kilitleniyordu. Elim boynuna sarılıydı, parmak uçlarım damarlarının ritmini hissediyor, vücudunun her tepkisi aramızdaki gerilimi yükseltiyordu. Karnının biraz aşağısında, kasıklarına yakın bir noktada oturuyordum; ağırlığım ve yakınlığım, Riley’nin nefesini daha hızlı ve düzensiz hâle getiriyordu. Kapana kısılmış bir tavşandan farksızdı. Alnı hafifçe kırışmış, dudaklarını birbirine bastırmıştı; başını biraz daha yatağa bastırarak kontrolümü koruyordum, ama her temas, her sürtünme, aramızdaki çekimi daha da yoğunlaştırıyordu.
Riley’nin iç sesi çarpıyordu, korku ve kan arzusu arasında sıkışmıştım. Vücudu bana karşı direniyor gibi görünse de, kaslarının istemsiz tepkileri onu eli veriyordu. Başımı yana eğip yukarıdan baktığımda, wampir dişlerimi gösterecek kadar sırıtıyordum. Riley’nin gözlerinde bir anlığına kontrolü bırakma isteği belirdi; gözbebekleri büyümüş, nefesi kesilmişti. Kesinlikle onu öldüreceğimi düşünüyordu. Riley’nin direnci devam ediyordu. Gözlerimiz bir sessiz anlaşma gibi birbirine kilitlenmişti; hareketlerimiz, nefeslerimiz ve kalp atışlarımız bir savaş ve dans içinde birleşiyordu. O da bunu biliyor, istemeden karşılık veriyordu. Ölüm ve yaşam arasında ki sınırda mı olduğunu düşünüyordu? Emindim ki elinde gümüş bir hançer olsa boynuma saplardı.
Başımı hafifçe eğdim. “Dilini mi yuttun dedektif? Korkuyor musun?”
Gergin ve şaşkın yüz ifadesi beni eğlendiriyordu.
Yüzündeki ifadeyi incelerken, içimdeki yırtıcının hafifçe hırladığını hissettim. Bu bir zafer anıydı. Sadece birkaç saniye önce bana sıradan bir lise öğrencisi diyen, Kanlı Mary’yi mi görmek istiyordu? Ona istediğini verecek olursam, ölürdü. Korku ve kan arzusu arasındaki ince çizgide asılı kalmıştım; bu ikilik, onun kanının kokusunu daha da keskinleştiriyordu.
“Ne yapacağımı merak ediyorsun, değil mi?” diye fısıldadım, sesim bir kedi mırıltısı gibi yumuşak ve tehlikeliydi. Dudaklarım, bir saniyeliğine boynunun atardamarına yaklaştı; sıcak teninde nefesimin buharını hissettirdiğimde, Riley’nin vücudu altında bir yay gibi gerildi. Nefesi, göğsünden bir inilti gibi dışarı sızdı. Kanı kesinlikle dumanı tüten bir biftek kadar lezzetliydi. Cildime değdiği anda, o bilindik, keskin sızı avucuma yayıldı. Saf gümüşün tenimi yakıcı, tahriş edici etkisi hemen kendini gösterdi; bir nevi kimyasal bir tepkiydi. Derim hızla kızarmaya, hafifçe dumanlanmaya başladı.

Unfold

Tags: revengedarkforbiddenlove-trianglefamilyopposites attractsecond chancefriends to loversshiftercursepowerfulbravestepfatherdramatragedysweetbxgseriouskickingwerewolvesvampirecampuscitymythologypacksmall townanother worldsecretssuperpowermusclebearlove at the first sightfriends with benefitspolygamysurrenderseductive
Latest Updated
6. BÖLÜM SINIRLAR 5/1

6. BÖLÜM

SINIRLAR

Açık teras kapısından içeri dolan rüzgâr tül perdeleri bir an için kanatlandırdı; ince kumaş gece ışığında şeritler halinde sallanırken yağmurun kokusu buruna daha güçlü vurdu. Nem, saçlarımı ıslatmış teller halinde yüzüme yapıştı; soğuk damlalar boynumdan aşağı süzülürken içgüdülerim ansızın uyanıp ……

Comment

    Navigate with selected cookies

    Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.

    If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.